Kafka’dan bir başyapıt...
Kafka’nın I. Dünya Savaşı’nın kan ve ateşi içinde 1914’te kaleme aldığı ve ancak savaştan sonra 1919’da yayınlanan Ceza Sömürgesi adlı fantastik eseri, Batı uygarlığının, ‘vatan-üniforma-erdem’ söylemi altında sömürgelerde geliştirdiği ‘işkence ve zulüm’ kültürüne yönelik şiddetli bir eleştiridir.
Yazarın 1930’lu yıllarda Naziler tarafından Dönüşüm ile birlikte yasaklanan bu eseri, II. Dünya Savaşı’nda Avrupa’da kurulan ‘toplama kampları’nın habercisi gibidir. Ceza Sömürgesi ancak, 1953’ten sonra Kafka’nın Toplu Eserleri ile birlikte yayınlanınca dünya çapında hakettiği üne kavuşmuştur.
Hukukçu-yazar kimliğiyle Kafka’nın 100 yıl önce, iktidarların baskıcı, keyfi uygulamalarına
Tükendi
Gelince Haber VerKafka’dan bir başyapıt...
Kafka’nın I. Dünya Savaşı’nın kan ve ateşi içinde 1914’te kaleme aldığı ve ancak savaştan sonra 1919’da yayınlanan Ceza Sömürgesi adlı fantastik eseri, Batı uygarlığının, ‘vatan-üniforma-erdem’ söylemi altında sömürgelerde geliştirdiği ‘işkence ve zulüm’ kültürüne yönelik şiddetli bir eleştiridir.
Yazarın 1930’lu yıllarda Naziler tarafından Dönüşüm ile birlikte yasaklanan bu eseri, II. Dünya Savaşı’nda Avrupa’da kurulan ‘toplama kampları’nın habercisi gibidir. Ceza Sömürgesi ancak, 1953’ten sonra Kafka’nın Toplu Eserleri ile birlikte yayınlanınca dünya çapında hakettiği üne kavuşmuştur.
Hukukçu-yazar kimliğiyle Kafka’nın 100 yıl önce, iktidarların baskıcı, keyfi uygulamalarına karşı savunduğu ‘adil yargılama ve savunma hakkı’ bugün bir dizi ülkede hâlâ ulaşılamayan
‘temel bir insan hakkı’ olarak gündemdeki yerini korumaktadır.
100 yıl sonra günümüzde, ‘Guantanamo’, ‘Ebu Gureyb’ gibi kampların karabasan gölgesi, Kafka’nın Ceza Sömürgesi ile yarışırcasına dünyamız üzerinde hâlâ geziniyor.