Eski dünyanın merkezi levantın güney yakasını oluşturan mağrib Afrikası, antik çağlardan itibaren, günümüz dünyasında da uluslararası güç merkezlerinin rekabet alanı olmaya devam etmektedir. Yakın zamana kadar ülkemiz akademik ve dış politika çalışmalarının ilgi alanı dışında kalan bu bölge, gerek ülkemizin tarihten gelen sorumlulukları, gerekse değişen uluslararası şartlar gereği ülkemizin dış politika öncelikleri arasına yeniden girmiş bulunmaktadır. İş bu sebeple, sözkonu ülkelerle ilgili çalışmaların son derece yetersiz olduğu dikkate alındığında, müdahil olduğumuz mağrib dünyasının tarihten itibaren uluslararası konumuyla ilgi
Tükendi
Gelince Haber VerEski dünyanın merkezi levantın güney yakasını oluşturan mağrib Afrikası, antik çağlardan itibaren, günümüz dünyasında da uluslararası güç merkezlerinin rekabet alanı olmaya devam etmektedir. Yakın zamana kadar ülkemiz akademik ve dış politika çalışmalarının ilgi alanı dışında kalan bu bölge, gerek ülkemizin tarihten gelen sorumlulukları, gerekse değişen uluslararası şartlar gereği ülkemizin dış politika öncelikleri arasına yeniden girmiş bulunmaktadır. İş bu sebeple, sözkonu ülkelerle ilgili çalışmaların son derece yetersiz olduğu dikkate alındığında, müdahil olduğumuz mağrib dünyasının tarihten itibaren uluslararası konumuyla ilgili bir envanter çalışması kaçınılmaz olmuştur. Bundan hareketle Ankara Sosyal Bilimler Üniversitesi Doğu ve Afrika Araştırmaları Enstitüsü (DOAF) ile Afrika Araştırmacıları Derneği (AFAM) tarafından gayrî resmî işbirliğinin ürünü olan bu çalışma gerçekleştirilmiştir.
Bu çalışmada; Mısır, Sudan, Libya, Tunus, Cezayir, Fas, Batı Sahra ve Moritanya’yı kapsayan coğrafyanın antik dönemden bugüne kadarki uluslararası ilişkiler tarihi ele alınmaktadır. Mağrib, dar anlamda sadece Fas, Cezayir ve Tunus’u kapsamakla beraber, buna Libya ve Moritanya’nın eklenmesiyle “Büyük Mağrib” kavramı ortaya çıkarken, Mısır ve Sudan daha ziyade Maşrık’a dâhil edilir. Bu kitapta Maşrık’ın Afrika’da kalan kısımları da Mağrib’e eklemlenerek Kızıldeniz’den Atlas Okyanusu’na kadar uzanan Arap-İslam coğrafyası bir bütün olarak ele alınarak; Güney Avrupa ile Batı Asya ve Sahraaltı Afrikası arasında liminal bir coğrafya olan Kuzey Afrika’nın kendine özgü siyasî yapıları ve geçişler tahlil edilmeye çalışılmıştır.