Öfke, içinde bulunduğumuz çağın önde gelen problemlerinden biri. Her gün bir anlık öfke yüzünden dağılmış hayatlara, parçalanmış ailelere, geleceğini karartmış gençlere şahit oluyoruz. Olumsuz duyguların başında gelen öfke, özellikle aile içi ilişkilerde sonuçları düşünülmeden sergilenebiliyor. Öfke içeren davranışlara şahit olarak yetişen çocuklar bu davranışları modelleyerek bebeklik dönemlerinde oyuncaklarına, çocukluk dönemlerinde arkadaşlarına, evlendiklerinde ise eşlerine ve çocuklarına şiddet uyguluyorlar. Böylece engellenemeyen bir kısır döngü ortaya çıkıyor. Bu kısır döngüye son vermek için öfkeyi oluşturan nedenler hakkında bilgi sahibi olmak, bu duygunun kontrol aşamalarını ve sonuçlarını anlamak gerekiyor. Ayşenur Özkan, dinî
Tükendi
Gelince Haber VerÖfke, içinde bulunduğumuz çağın önde gelen problemlerinden biri. Her gün bir anlık öfke yüzünden dağılmış hayatlara, parçalanmış ailelere, geleceğini karartmış gençlere şahit oluyoruz.
Hissedilmesi olağan ve insani bir duygu olan öfke, davranışa dönüştüğünde ne kadar haklı sebepleri olsa da pişmanlığa yol açan sonuçlar doğurur. Bunun olmaması için önce içine girdiğimiz duyguyu fark etmek, bizi neyin öfkelendirdiğini anlamak ve bu duyguyu kabul edilebilir bir biçimde nasıl ifade edeceğimiz üzerine çalışmak gerekir. Aksi halde içine düştüğümüz sarmal, bizi de ailemizi ve yakın çevremizi de çözümsüz ve yıkıcı bir alana hapseder.
Mesleki ve akademik çalışmalarının önemli bir kısmını başta öfke olmak üzere duyguların yönetiminin İslami motifler üzerinden nasıl yapılabileceğine yoğunlaştıran Dr. Ayşe Nur Özkan Ailede Öfke Kontrolü’nde psikoloji ve ilahiyat alanlarından beslenerek öfkenin nedenleri, ifade tarzları, öfkeye karşı yapıcı duygu ve davranışlar geliştirme yöntemleri, öfkenin panzehirleri, davranışa dönüşen öfkeden sonra yapılacaklar gibi başlıklarla bu duyguyla nasıl başa çıkabileceğimizden bahsediyor.
Kur’an ve Sünnet’ten getirdiği örneklerle ve davranış önerileriyle uygulamaya ağırlık veren ve her ailede etkili bir biçimde kullanılabilecek bir kaynak.