Gerek belli başlı tabiatçı veya maddeci karakteri taşıyan fizikçiler (physikoi), yani hemen hemen bütün bir İyonyalılar ve atomcular gerek idealist bir karakter arz eden matematikçiler (mathematikoi), yani Fisagorascılar hatta Elealılar’la Sofistler arasında büyük ayrılıkların baş göstermesiyle her şeyin sarsıldığı, bir yandan da duraklı veya sürekli, daimî veya mutlak bir varlık ve düzene karşı gerçeklin hareket hâlinde, sonsuz bir akış ve değişiklik içinde kaldığı, bunun neticesi olarak da zihinleri bir göreciliğin, bir şüpheciliğin, bir inkârcılık ve hiççiliğin sardığı bir zamanda; *bilme*yi mümkün kılan, ilme vücut veren, hakikatin varlığını ve bunun bulunabileceğini, işleyiş ve mahsullerini tahlil ve tenkit eden bir düşünce ilminin
Tükendi
Gelince Haber VerGerek belli başlı tabiatçı veya maddeci karakteri taşıyan fizikçiler (physikoi), yani hemen hemen bütün bir İyonyalılar ve atomcular gerek idealist bir karakter arz eden matematikçiler (mathematikoi), yani Fisagorascılar hatta Elealılar’la Sofistler arasında büyük ayrılıkların baş göstermesiyle her şeyin sarsıldığı, bir yandan da duraklı veya sürekli, daimî veya mutlak bir varlık ve düzene karşı gerçeklin hareket hâlinde, sonsuz bir akış ve değişiklik içinde kaldığı, bunun neticesi olarak da zihinleri bir göreciliğin, bir şüpheciliğin, bir inkârcılık ve hiççiliğin sardığı bir zamanda; *bilme*yi mümkün kılan, ilme vücut veren, hakikatin varlığını ve bunun bulunabileceğini, işleyiş ve mahsullerini tahlil ve tenkit eden bir düşünce ilminin araştırılması gerekiyordu. Burada aklın ve temayüllerini, rolünü ve haklarını tanımak zarureti kendini hissettiriyordu.
İşte Aristo’nun böyle bir çevrede, bu türlü şartlar ortasında ve altında görüşlerini ortaya koymayı, düşüncelerini geliştirip bir sistem içinde bunları yerleştirmeyi üzerine aldığını görüyoruz.
Hamdi Ragıp Atademir