Gökyüzünden koparıp almış, öylece sevmiştin beni. Haliyle hürriyetime düşkündüm seni tanımadan önce. Arada, tabiatım depreşiyordu tabii ki. Ne zaman kaçmaya kalksam kolayca yakalar, avuçlarınla sıkmadan kavrar; sevgiyle, şefkatle okşar ve aşk masallarından şarkılar mırıldanarak kalmaya ikna ederdin.
Böylece aylar, hatta yıllar geçti. Kafesimde kaldım uzun süre.
Bir “of” demedim. Bilakis “Nerede olursam olayım nihayetinde yanındayım” diye binlerce şükürler gönderdim o en yüceye.
Soranlara saadetimin büyüklüğünü anlattım övünerek. H
Tükendi
Gelince Haber VerGökyüzünden koparıp almış, öylece sevmiştin beni. Haliyle hürriyetime düşkündüm seni tanımadan önce. Arada, tabiatım depreşiyordu tabii ki. Ne zaman kaçmaya kalksam kolayca yakalar, avuçlarınla sıkmadan kavrar; sevgiyle, şefkatle okşar ve aşk masallarından şarkılar mırıldanarak kalmaya ikna ederdin.
Böylece aylar, hatta yıllar geçti. Kafesimde kaldım uzun süre.
Bir “of” demedim. Bilakis “Nerede olursam olayım nihayetinde yanındayım” diye binlerce şükürler gönderdim o en yüceye.
Soranlara saadetimin büyüklüğünü anlattım övünerek. Herkesin gıptayla baktığı sonsuz bir aşk inşa ettim avuç kadar yerde.
Bir müddet sonra değişmeye başladın. Teninden mahrum bıraktın önce. Üzüldüm, çok üzüldüm ama, “varsın olsun” dedim sonra. Senden gelmişti ya, o da güzeldi. Hem nasılsa arada parmak uçlarını öpmeme izin de veriyordun.
Sonra parmak uçların da gitti. Sonra gülüşün, sesin, neyin varsa işte terk ettiler beni. Artık kafesime bile birkaç günde bir uğramaya başlamıştın. Kapı tıkırtıları ve ayak seslerinden
`geliyor galiba` diyerek teselli buluyordum. Ne olursa olsun, arada seni görebiliyordum ya... O bile yetiyordu.
Ancak senin durmaya hiç niyetin yoktu. Bir akşamüstü geldin son kez. Sarılacaksın zannettim, gözlerim parladı, sevinecek gibi oldum. Lakin heyhat, sen ellerini uzatıp bir hamlede kanatlarımı kırdın. Kafesimin kapısını açtın ve “şimdi git!” dedin.