Yorum Yap
Bütün kültürlerin kendilerine has yaratılış açıklamaları vardır. Mezopotamya geneline yayılmış olan anlatılar ise kökenlerini babil ve asur medeniyetlerinin anlatılarından, o bölgenin kendine has dünya görüşünden alır.
Bu kitap, doğrudan kil tabletler üzerine yazılmış olan babil yaratılış efsanesinin bir açıklamasını ve kil tabletler üzerindeki yazıların bire bir tercümesini içermektedir.
Büyük tanrı enki, onun oğlu olan ea ve bir diğer önemli tanrı olan marduk`a ilişkin anlatıların da kökeni olan bu tabletlerin çözümlenmesi ve derlenmesi ile kültürümüzü ve medeniyetimizi şekillendiren en önemli kavramsal alanlardan birine dair daha derinlemesine bir yaklaşıma erişme şansı buluyoruz.
Tükendi
Gelince Haber VerBabil’in çamur tabletlerine kazınmış bu yaratılış anlatıları, insanlığın evreni anlamaya yönelik ilk sezgilerini bugüne taşıyor. Gök ile yerin ayrıldığı, karanlık sulardan tanrıların doğduğu o ilksel âna uzanan bu metinler, hâlâ aynı soruları fısıldar: Nereden geldik, hangi karanlıktan yükseldik?
Marduk ile Tiâmat arasındaki kozmik savaş, yalnızca tanrıların mücadelesi değil; varoluşu kavramaya çalışan insan zihninin en eski hikâyesidir. Bu destan, düzen ile kaosun sınırlarının nasıl çizildiğini ve evrenin nasıl anlam kazandığını mitlerin diliyle anlatır.
Yüzyıllar sonra gün ışığına çıkarılan tabletler, Mezopotamya’nın kayıp seslerini bugüne ulaştıran birer köprü gibidir. Layard’dan King’e uzanan araştırmacıların emeği, bu kadim dünyanın karanlıkta kalmış hikâyelerini yeniden görünür kılmıştır.
Bu kitap, o hikâyeleri günümüz okuruyla yeniden buluşturuyor. Babil’in yaratılış efsaneleri, yalnız geçmişi anlatmıyor; insanın kendini, kökenini ve evreni anlama çabasına da ışık tutuyor. Okuru, hem tarihin hem de kendi iç dünyasının derinliklerine çağıran bir yolculuğa dönüştürüyor.
