Hayırseverlik, doğası gereği, bugünün demokrasisine bir tehdit midir? Toplum yararına servetlerini bağışlayan zengin bireyleri övsek de, Bağışın Adaleti, bu tür cömertliğin düşündüğümüz gibi tartışmasız bir iyilik olmadığını, hatta demokratik değerleri zayıflatabileceğini ve adalet arayışında toplumları geriye düşürebileceğini gösteriyor. Büyük ölçekli hayırseverlik çoğu zaman özel servetin kamusal nüfuza dönüştürülmesine işaret eder. Hesap sorulabilirliği olmayan, cömert vergi avantajlarından yararlanan bir iktidar biçimidir. Küçük ölçekli bağış&
Tükendi
Gelince Haber VerHayırseverlik, doğası gereği, bugünün demokrasisine bir tehdit midir? Toplum yararına servetlerini bağışlayan zengin bireyleri övsek de, Bağışın Adaleti, bu tür cömertliğin düşündüğümüz gibi tartışmasız bir iyilik olmadığını, hatta demokratik değerleri zayıflatabileceğini ve adalet arayışında toplumları geriye düşürebileceğini gösteriyor. Büyük ölçekli hayırseverlik çoğu zaman özel servetin kamusal nüfuza dönüştürülmesine işaret eder. Hesap sorulabilirliği olmayan, cömert vergi avantajlarından yararlanan bir iktidar biçimidir. Küçük ölçekli bağışçılık da sorunlu olabilir; ihtiyaç sahiplerine kayda değer bir katkı sunmayabileceği gibi kimi zaman eşitsizliği daha da kötüleştirir.
Peki bu durum kader midir? Hayırseverlik ve demokrasi birbirini güçlendiremez mi? Uygulamalı etik, eğitimde eşitsizlik ve hayırseverliğin kamusal yaşam üzerindeki etkisi üzerine çalışan bir siyaset bilimci olarak Rob Reich’ın inancı, doğru şekilde yapılandırıldığında hayırseverliğin, güçlü bir demokrasiyi desteklemede hayati bir rol oynayabileceği yönünde.
Orijinali Princeton University Press tarafından yayımlanan Bağışın Adaleti, hayırseverliğin tarihsel, etik ve siyasal boyutlarını incelemeye ve bağışın demokratik değerleri nasıl daha iyi destekleyebileceğini, adaleti nasıl teşvik edebileceğini tartışmaya çağırıyor.
Rob Reich, Stanford Üniversitesi’nde siyaset bilimi ve felsefe profesörüdür.