Başka Bir Günün Sabahında, Nurgök Özkale’nin ilk öykü kitabı. Özenle biçimlediği dil atmosferiyle Türkçemizi şenlendiren, yaşamı coşkuyla kucaklayan bir kitap bu.
Öykülerde dil ritmi, resimsel görüntü, ses duyarlılığı öne çıkıyor. Özkale, öykü estetiğini görsel ve işitsel sanatlarla bütünlüyor. Gözü ve kulağı son derece etkin kullanarak okurun dikkatini görünenin ardındakine yöneltiyor. Yazar, hikâyesini anlattığı insanı çevresiyle ele alıyor. Ağacın, kuşun, rüzgârın, bulutun iç bilgisini dile getiriyor. Evler, so
Tükendi
Gelince Haber VerBaşka Bir Günün Sabahında, Nurgök Özkale’nin ilk öykü kitabı. Özenle biçimlediği dil atmosferiyle Türkçemizi şenlendiren, yaşamı coşkuyla kucaklayan bir kitap bu.
Öykülerde dil ritmi, resimsel görüntü, ses duyarlılığı öne çıkıyor. Özkale, öykü estetiğini görsel ve işitsel sanatlarla bütünlüyor. Gözü ve kulağı son derece etkin kullanarak okurun dikkatini görünenin ardındakine yöneltiyor. Yazar, hikâyesini anlattığı insanı çevresiyle ele alıyor. Ağacın, kuşun, rüzgârın, bulutun iç bilgisini dile getiriyor. Evler, sokaklar, hücreler, kentler insanî ilişkilerle yepyeni kimliklere bürünüyor. Hikâyeyi kuran bütün unsurlar birbiri içinde devinerek anlamı kuruyor. Öyküler de zarif bağlantılarla birbirinin içinden geçerek birbirine bağlanıyor. Yazarın bu eşitlikçi tutumu etkinin sürekliliğini sağlıyor.
Kitabın öne çıkan bir başka yönü de yazarın umuttan yana aldığı tavır. Öykü karakterlerine de okura da bir direniş biçimi ve hayatta kalma kılavuzu olarak eşlik ediyor umut. Özkale’nin hüznü bilgece bir neşeyle sarıp sarmalaması, hayatı yaşamaya değer kılan incelikleri ustalıkla sergilemesi boşuna değil.
Kitaba adını veren öykünün bir yerinde şu cümleler çıkıyor karşımıza: “Biliyor musun, bu evde yaşadığımız her şey, bütün anılarımız kaybolup gidecek. Adları anılmayınca yitip gidenler gibi. Hiç yaşamamışçasına ölenler gibi yok olup gidecek. İşte buna hiç razı değilim.” Nurgök Özkale, öykülerini bu itirazla şekillendiriyor. Tükenmeyen insan sıcaklığını sanatıyla taçlandırıyor.
Fadime Uslu