Bir Kadının Yaşamından 24 Saat ise artık yaşlanmış olmanın cesaretiyle hayatının bir sırrını ifşa etmekten kendini alamayan kadının hikayesi. Tatil için geldikleri otelde tanışan bir gurup insanın sohbetleri ve güncel konuşmaları esnasında iki çocuğu ve kocasıyla tatile çıkmış bulunan madam Henriette’in ortadan kaybolması herkesi telaşlandırır. Oysa o kaybolmamış kaçırılmamış fakat orada tanıştığı genç bir Fransız’la ailesini geride bırakıp kaçmıştır.
Yıldız Ramazanoğlu’nun Sonsözünden...
Çoğu insanın muhayyilesi zayıftır. Kendilerine dolaysız dokunmayan, keskin ucu, sert bir şekilde duyularına kadar işlemeyen şey, onları hemen hemen hiç harekete geçirmez; fakat gözlerinin önu¨nde vuku bulan, hissiyatlarına temas edecek en ufa
Tükendi
Gelince Haber VerBir Kadının Yaşamından 24 Saat, insan ruhunun karmaşıklığını ve tutkunun dönüştürücü gücünü ustalıkla işleyen, kısa ama sarsıcı bir novella. Bir tatil beldesinde saygın bir İngiliz kadın olan Bayan C.’nin, kumar masasında karşılaştığı genç bir adamın çaresizliği karşısında duyduğu ani ve kontrol edilemez bir tutku, onu hem kendi iç dünyasıyla hem de toplumsal normlarla yüzleşmeye zorlar.
Zweig, bu kısa zaman diliminde, bir kadının bastırılmış duygularının, ahlaki ikilemlerinin ve varoluşsal sorgulamalarının derinliklerine inmektedir.
Hikâye bir yandan bir kadının içsel yolculuğunu anlatırken diğer yandan insan doğasının öngörülemezliğini ve tutkunun hem kurtarıcı hem de yıkıcı yönlerini ele alıyor. Zweig, Bayan C.’nin zihninde gezinen çelişkileri, pişmanlıkları ve arzuları öyle bir hassasiyetle işliyor ki, okuyucu kendini onun yerinde hissediyor. Toplumun dayattığı kurallara karşı bireyin özgürlük arayışı, ahlak ve vicdan arasındaki çatışma, hikâye boyunca ustalıkla dokunuyor.