Bu kitabın ilk bölümü *Bir Merkeze Sahip Olmak (To Have A Center)* başlığını taşımaktadır. Bu başlık, müteakip bölümleri kendi usulünce takdim etmekte, antropolojiyi bütün seviyelerinde ele almakta, ve metafizik ve manevi hayatı konu edinmektedir.
Halidi hikmet (sophia perennis) bir *hümanizm* midir? Cevap, ilkece *evet* olacaktır. Ama gerçekte cevap *hayır* olacaktır; çünkü terimin geleneksel anlamı itibarıyla hümanizm fiilen, mutlak manada insanı değil, düşmüş insanı yüceltmektedir. Modernlerin hümanizmi pratikte, parçalı insana yönelik bir faydacılıktır; insanın kendisini, mümkün olduğunca faydasız olan insanlığa mümkün olduğunca faydalı kılma iradesidir. İntegral antropolojiye gelince, biz kesinlikle bu kitapta ona dair bi
Tükendi
Gelince Haber Ver“Hümanistik kültür, ideoloji ve dolayısıyla din olarak işlevde bulunduğu için öz itibarıyla şu üç şeyi bilmemekte kendini gösterir Tanrıʼnın ne olduğunu bilmemek; çünkü hümanistik kültür Tanrıʼya öncelik vermez. 2) İnsanın ne olduğunu bilmemek; çünkü hümanistik kültür insanı Tanrıʼnın yerine koyar. 3) Hayatın anlamının ne olduğunu bilmemek; çünkü bu kültür kendini geçici şeylerle oyalanmak ve o şeylere suçlu bilinçsizliğiyle dalmakla sınırlandırır.”
“Tanrı evrenden çıkarıldığında, evren bir kayalar veya buz yabanına dönüşür; hayat ve sıcaklıktan mahrum olur ve kâmilen gerçek olana ilişkin bir sezgisi olan her insan bunun gerçeklik olması gerektiğini kabul etmez; çünkü gerçeklik kayalardan oluşsaydı, onda çiçeklere veya herhangi bir güzellik ve tatlılığa yer olmazdı.”
“Her insan Tanrı sevgisi aracılığıyla ‘ne ise o olmayaʼ çalışmalı, kendisini, kendisini bozan ve Düşüşʼün izlerinden ibaret olan yapay üstyapılardan soyutlamaya gayret etmeli, böylece tekrar kökü kurtarıcı kesin bilgi/yakîn ve tepesi ilahi cemali müşahede huzuru olan bir ağaç olmalıdır. İnsan tabiatı kendisinin İlahi Modelʼine ilişkin birleştirici bilgiye karşı eğilimlidir: sevgi ve yumuşak kalp, tek bir şeydir (amore eʼl cuor gentil sono una cosa).”