Doğru İnancın Peşinde

Tanrı’nın varlığı ispat edilinceye kadar ateist ya da yokluğu ispat edilinceye kadar inançlı olarak yaşamak arasında büyük bir fark vardır. Kararımızı verirken ölüm sonrası muhtemel sonuçları da düşünmenin gerektiği de bir gerçektir. Evet, öyle ya da böyle bir şekilde öleceğiz ve matematiksel olarak ölümden sonra ahiret hayatının olma olasılığı mevcut. Bilimin *Tanrı’nın varlığı ya da yokluğu* diye bir konusu olmadığı için bu sorunun cevabını bütün bildiklerimizden yola çıkarak biz vereceğiz. Çünkü bu konu, bilimin değil kendi akıl ve mantığımızın konusudur.

Fizikte ve matematikte insanlık tarihinin çözemediği birçok soru var. Buna rağmen çözülemeyen sorular var diye ne fiziği inkâr ederiz ne de matematiği. Ancak dini konularla alâkalı cevaplandıramadığımız sorular karşısında bazen dinimizi toptan terk edebilmekteyiz. Peygamberimizin dahi kıyametin ne zaman kopacağı, kendisine bildirilmeyen peygamberlerin kimler olduğu gibi bilmediği birçok dini konular var. Yaşadığımız hayatta hiç kimse bütün sorularının cevabını bulmuş ve bulacak değildir. Ancak hiçbirimiz, bilmediklerine bakarak toptan bir inkâr yolunu seçmenin mantıklı olduğunu da söylemeyecektir.

Elinizdeki bu eserde kaderlerin içinden seçeceğimiz kaderden tutunda Allah için sorulan imkansızlık sorularına kadar birçok konu bulacaksınız. Bazen bir arayış yolculuğuna çıkacak, teodise olarak isimlendirilen kötülük problemine dair tartışmalara ortak olacaksınız. Allah’a soru soran ateiste Allah’ın cevabının nasıl olabileceği ile karşılaşacaksınız. Ateizmi seçenlerden bir kısmının gerçek ateist olmayıp seçimlerinde duygusal tepkilerin etkisi olduğunu göreceksiniz. Çevremizdeki kusurların, aslında kusursuz