Neden hâlâ filozoflardan söz ediyoruz? Çünkü her çağ, kendi anlam krizini aşmak için düşünceye geri dönmek zorundadır. Geleneksel idealler ister ruhani, ister ulusal, ister devrimci olsun artık çoğu kişi için yaşama yön verecek güçte değil. Kaderimizin elimizden kaydığı duygusu, hiç olmadığı kadar derin. Bu koşullar altında hayatımıza yeniden bir yön tayin etmede felsefeden medet umabilir miyiz? Öyleyse, nereden başlamalı?
Luc Ferry, Claude Capelier ile kurduğu diyalogda düşüncenin Antikçağ’dan bugüne beş büyük evresini izliyor: Yunanlılar kurtuluşu kozmosta
Tükendi
Gelince Haber VerNeden hâlâ filozoflardan söz ediyoruz? Çünkü her çağ, kendi anlam krizini aşmak için düşünceye geri dönmek zorundadır. Geleneksel idealler ister ruhani, ister ulusal, ister devrimci olsun artık çoğu kişi için yaşama yön verecek güçte değil. Kaderimizin elimizden kaydığı duygusu, hiç olmadığı kadar derin. Bu koşullar altında hayatımıza yeniden bir yön tayin etmede felsefeden medet umabilir miyiz? Öyleyse, nereden başlamalı?
Luc Ferry, Claude Capelier ile kurduğu diyalogda düşüncenin Antikçağ’dan bugüne beş büyük evresini izliyor: Yunanlılar kurtuluşu kozmosta gördükleri uyumda, Ortaçağ inançta aradı; Rönesans hümanizmi keşfetti, modernite aklın sınırlarını sorguladı. Peki ya şimdi?
Ferry’nin önerisi ne inanca ne ideolojiye yaslanan, aklın berraklığına ve insani bağlara dayanan yeni bir sevgi hümanizmidir. Her zaman olduğu gibi, felsefeyi bir soyutlama değil, yaşama sanatı olarak ele alan Ferry’nin “laik maneviyat” dediği bu yaklaşım şunu vurgular: Anlam, dogmalarda değil, kendi için düşünmeye cüret etme ve sevme kapasitesinde aranmalıdır.
Geçmişin büyük fikirlerini bugünün kaygılarıyla buluşturan Felsefenin En Güzel Tarihi insanın kendini, çağını ve kaderini anlamak için çıktığı en uzun yolculuğun hikâyesi – ve bu yolculuk henüz bitmiş değil.