“I·ktidardan gelen yekpare... ve... sistematik bir dıs¸lama olmadıgˆı gibi, iktidarın kendi degˆerleriyle o¨rtu¨s¸meyen tu¨m halk kesimlerine kars¸ı u¨rettigˆi politikalarını tam anlamıyla uygulama kudreti bulunmuyordu. Ancak eski rejimden gelen ayrıcalıklarını koruyan ve tas¸radan uzak yas¸amakta olan o¨nde gelen mu¨tedeyyin kis¸iler de, tıpkı Kemalist iktidar gibi, tas¸raya baktıklarında halkın kendi yas¸am tarzını muhafaza etmeye do¨nu¨k tes¸ebbu¨slerini go¨rmez ya da go¨remez.”
Kitap adını, erken Cumhuriyet do¨neminde tekkesine “karıs¸ılmaması” ic¸in s¸apkayla gezen bir s¸ıhtan alıyor: Fo¨tr S¸apkalı S¸ıh. Bu, o do¨nemde resmen yasaklı olan dini^ pratiklerin, muhtelif taktiklerle peka^la^ su¨rdu¨ru¨lmu
Tükendi
Gelince Haber Ver“İktidardan gelen yekpare... ve... sistematik bir dışlama olmadığı gibi, iktidarın kendi değerleriyle örtüşmeyen tüm halk kesimlerine karşı ürettiği politikalarını tam anlamıyla uygulama kudreti bulunmuyordu. Ancak eski rejimden gelen ayrıcalıklarını koruyan ve taşradan uzak yaşamakta olan önde gelen mütedeyyin kişiler de, tıpkı Kemalist iktidar gibi, taşraya baktıklarında halkın kendi yaşam tarzını muhafaza etmeye dönük teşebbüslerini görmez ya da göremez.”
Kitap adını, erken Cumhuriyet döneminde tekkesine “karışılmaması” için şapkayla gezen bir şıhtan alıyor: Fötr Şapkalı Şıh. Bu, o dönemde resmen yasaklı olan dinî pratiklerin, muhtelif taktiklerle pekâlâ sürdürülmüş olduğuna da işaret ediyor.
İlbey C.N. Özdemirci, çalışmasında, Cumhuriyet’in sekülerleşme siyasetinin hem örgütsel yetersizliği bakımından hayata geçirilemediğini; hem de asıl önemlisi, taşrada çeşitli uyarlama, oyalama veya deyim yerindeyse “çalıyı dolanma” taktikleriyle geçiştirildiğini anlatıyor. Özdemirci, erken Cumhuriyet’in sekülerleşme deneyiminin, “Kemalist iktidar” ile “dindar halk kesimleri” arasında, veya “merkez” ile “çevre” arasında uzlaşmaz bir çelişki kalıbıyla anlaşılamayacağı kanısında.
Fötr Şapkalı Şıh, devlet-toplum ilişkilerine taşradan bakmanın analitik olanaklarını ortaya koyması bakımından da önemli. Taşrayı tamamen tabî konumda, taşradaki aktörleri tamamen pasif ve güçsüz olarak tasavvur etmenin yanlışlığını gösteriyor. Keza, sekülerleşme bağlamının dışında, genel olarak, popüler gündelik direniş stratejilerine dair değerli bir malzeme sunuyor.