Yağmur yine başladı işte.
Ayağım su alıyor, başparmağım hissizleşmiş.
“Kuru bir saçak altı bulmalı” diyorum.
Tünelin başındayım şimdi, Narmanlı Han hemen dibimde.
“Kedili Han” nam-ı diğer.
Koşuyorum ağzımdan dumanlar çıkararak.
Hemen dipte oturan, otuz kedili Fransız Madam,
Çıplak ve ölgün ampulün altındaki eski salonundan,
“Gel, gel” işareti yapıyor.
