Yorum Yap
Edebi bir tür olan fıkranın, kısa ve komik hikâyeler olmasına rağmen, toplumsal anlamı oldukça büyüktür. Fıkralar (büyük bir oranda) bir zamanın şart ve koşullarını, o halkın kültürel kimliğini, bir toplumun mizah anlayışını yansıtır. Çocuk ve yetişkinlere kimi toplumsal ahlaki-politik kuralları mizahi bir dil ile anlatır, öğretir. Bu özelliği, aynı zamanda toplumsal hafızaya hizmet etme gayesini güder. Kulaktan kulağa, nesilden nesile fıkralar bir halkın toplumsal hafızası olur, kültürel devamlılığın önemli bir parçası haline gelir.
Fıkralar, destan, masal, atasözü ve deyimler gibi sözlü
Tükendi
Gelince Haber VerEdebi bir tür olan fıkranın, kısa ve komik hikâyeler olmasına rağmen, toplumsal anlamı oldukça büyüktür. Fıkralar (büyük bir oranda) bir zamanın şart ve koşullarını, o halkın kültürel kimliğini, bir toplumun mizah anlayışını yansıtır. Çocuk ve yetişkinlere kimi toplumsal ahlaki-politik kuralları mizahi bir dil ile anlatır, öğretir. Bu özelliği, aynı zamanda toplumsal hafızaya hizmet etme gayesini güder. Kulaktan kulağa, nesilden nesile fıkralar bir halkın toplumsal hafızası olur, kültürel devamlılığın önemli bir parçası haline gelir.
Fıkralar, destan, masal, atasözü ve deyimler gibi sözlü anlatım geleneği içerisinde sadece geçmişi anlamak için değil, aynı zamanda toplumun geleceğini şekillendirmek için de kritik bir öneme sahiptir. Toplumsal hafızanın canlı kalmasına katkıda bulunarak, kültürel sürekliliği ve toplumsal bağları da güçlendirir.
Binali Efe’nin hazırladığı Gül Biziz Güldüren Biz derlemesinde; Bekri Mustafa, Bektaşi, İncili Çavuş, Nasreddin Hoca ve Temel’in en güzel fıkraları özenle seçilerek bir araya getirildi. Derlemede yer alan her bir fıkra, okuru hem güldürüyor hem de düşündürüyor.
