Tarihin gölgeleri arasında kalan sırlar, artık gün yüzüne çıkıyor.
432 bin yıl öncesinden günümüze uzanan kadim miras; Hyperborea’nın buz tutmuş topraklarından Kafkasya’ya, oradan Mezopotamya’ya inen uygarlık zinciri… Sümer Tabletleri, “Gökten inen” sekiz akıllı varlığı ve 241.200 yıl süren hâkimiyetlerini fısıldarken, unutulan bir gerçek açığa çıkıyor: Lazlarla bitişken Ön Türklerin kurucu rolü.
Bu kitap, sadece Anunnakiler ve Nibiru efsanesini değil; aynı zamanda Kafkasya’nın, Lazların ve Sümerlerin gasp edilmiş kültürel haklarını, kö
Tükendi
Gelince Haber VerTarihin gölgeleri arasında kalan sırlar, artık gün yüzüne çıkıyor.
432 bin yıl öncesinden günümüze uzanan kadim miras; Hyperborea’nın buz tutmuş topraklarından Kafkasya’ya, oradan Mezopotamya’ya inen uygarlık zinciri… Sümer Tabletleri, “Gökten inen” sekiz akıllı varlığı ve 241.200 yıl süren hâkimiyetlerini fısıldarken, unutulan bir gerçek açığa çıkıyor: Lazlarla bitişken Ön Türklerin kurucu rolü.
Bu kitap, sadece Anunnakiler ve Nibiru efsanesini değil; aynı zamanda Kafkasya’nın, Lazların ve Sümerlerin gasp edilmiş kültürel haklarını, köklerini ve unutulmuş katkılarını gözler önüne seriyor.
Bilim Tanrısı Enki-Lazuta’dan, Tanrıça Ereşkigal-Laz’a; Kolkhis Krallığı’ndan Medea ve Kirke efsanelerine kadar… İnsanlığın tarihi, resmi anlatının çok ötesinde, Kafkasya’nın derin potasında yeniden şekilleniyor.
Bu eser; mitoloji, arkeoloji, genetik ve kültürel tarih arasında bir köprü kurarak, insanlığın tek kökenli olduğu gerçeğini vurgularken, ırkçılık yalanına da meydan okuyor.
Okurunu, kadim sırlarla dolu bir yolculuğa davet ediyor:
Sümer’in ve Lazların sesini duymaya, insanlığın gerçek mirasını yeniden keşfetmeye…