Hadis ilminde hazırlanan bu çalışmada esas olarak Kemâleddîn İbnu’l-Humâm’ın hadis ilmindeki konumu ve metodunun ortaya konulması amaçlanmaktadır. Ünlü Hanefi hukukçusu İbnü’l-Hümâm aslen Sivaslı olup, hicrî 790 yılında (m. 1388) Mısır’da doğmuş, orada eğitim görmüş ve hicrî 861 yılında (m. 1467) yine orada vefat etmiştir. İbnü’l-Hümâm daha çok fakih ve kelamcı olarak tanınmasına rağmen, onun hadis ilmindeki bilgisi, zikri geçen bu iki ilimdeki bilgisinden hiç de az değildir. Onun hadis bilgisi el-Hidâye’nin şerhi olan meşhur eseri Fethu’l-
Tükendi
Gelince Haber VerHadis ilminde hazırlanan bu çalışmada esas olarak Kemâleddîn İbnu’l-Humâm’ın hadis ilmindeki konumu ve metodunun ortaya konulması amaçlanmaktadır. Ünlü Hanefi hukukçusu İbnü’l-Hümâm aslen Sivaslı olup, hicrî 790 yılında (m. 1388) Mısır’da doğmuş, orada eğitim görmüş ve hicrî 861 yılında (m. 1467) yine orada vefat etmiştir. İbnü’l-Hümâm daha çok fakih ve kelamcı olarak tanınmasına rağmen, onun hadis ilmindeki bilgisi, zikri geçen bu iki ilimdeki bilgisinden hiç de az değildir. Onun hadis bilgisi el-Hidâye’nin şerhi olan meşhur eseri Fethu’l-kadîr’de açıkça görülmektedir.
İbnü’l-Hümâm bu şerhinde fıkıh konularını ele alırken çok sayıda hadis zikretmiş ve bu hadisleri metin ve sened yönünden mutlaka bir değerlendirmeye tabi tutmuştur. Bunun yanı sıra İbnü’l Hümâm mezhep taassubundan uzak ve hür düşünceli bir âlimdir. Bu nedenle o sık sık kendi mezhebinin delillerini de rahatlıkla eleştirebilmiştir. İbnü’l-Hümâm’ın hadis sahasındaki bilgisi oldukça ileri bir düzeydedir. Bu açıdan o, hadis literatürüne tamamen hâkim bir muhaddis olarak kabul edilmeyi hak etmektedir.
İbnü’l-Hümâm hadisleri değerlendirirken “Kur’an-Sünnet bütünlüğü” ve “Sünnetin kendi içinde bütünlüğü” ilkelerine oldukça önem vermiş ve hadisleri bu ilke ışığında anlamaya ve yorumlamaya özen göstermiştir. O, birbiri ile zâhiren çelişik gibi görünen hadisleri uyuşturmada takip ettiği yöntem açısından da dikkat çekişi yaklaşımlar sergilemiştir. Bütün bu nedenlerden dolayı İbnü’l Hümâm, her ne kadar hadis sahasında müstakil bir eser yazmamış olsa da, kesinlikle bir muhaddis olarak anılmayı fazlasıyla hak etmektedir.