"Kâğıda düşen her “ğ”, uzattığımız bir nefesin izi.
Bu, dilin zincirini kıran bir çatlak ses.
Ben kelimeyi yazarken değil, okurken doğuruyorum. O yüzden
bu kitap, “kulağın bildiği ama gözün alışmadığı bir dille” yazıldı.
Şiir, masa başında cilağlanmış bir yazı değil;
sokakta, dolmuşta, cenazede, kavgada, öpüşmede çıkan sestir.
Kelimelerim eğriliyor, harflerim taşkın. Ve bırakın…
Okunduğu gibi yazılsın. Ses, kâğıttan taşsın"
Tükendi
Gelince Haber Ver"Kâğıda düşen her “ğ”, uzattığımız bir nefesin izi.
Bu, dilin zincirini kıran bir çatlak ses.
Ben kelimeyi yazarken değil, okurken doğuruyorum. O yüzden
bu kitap, “kulağın bildiği ama gözün alışmadığı bir dille” yazıldı.
Şiir, masa başında cilağlanmış bir yazı değil;
sokakta, dolmuşta, cenazede, kavgada, öpüşmede çıkan sestir.
Kelimelerim eğriliyor, harflerim taşkın. Ve bırakın…
Okunduğu gibi yazılsın. Ses, kâğıttan taşsın"