“Kendimi lavaboya soksam, suyu da buz gibi ac¸sam, bir elimle s¸ampuanı do¨ku¨p digˆer elimle sac¸larımı oks¸asam. Kendime yetsem ya ben. Agˆladıkc¸a go¨zlerimin rengi ortaya c¸ıksa. S¸ampuanların arasından yeniden agˆlasam pazarlar gene eski pazar olur mu acaba? Kokular pes¸imi bırakır mı?.. S¸imdi ben bu pazarları yeniden yas¸ayamayacagˆımı, kac¸ zamandır kahvaltıdan tiksindigˆimi, tavaları masa o¨rtu¨su¨ne yapıs¸tırdıgˆımı mı anlatayım bu insanlara?..”
Tatlı sersemler, as¸kzedeler, bir tu¨rlu¨ olduramayan beceriksizler, mutfagˆa giren karıncaları suyla bogˆup o¨ldu¨renler, zamana ayak uyduramayanlar, acı c¸eken erkek enkazından bildirenler...
Terk edilmenin acısına ilac¸ olur mu s¸arkılar? Televizyon da olm
Tükendi
Gelince Haber Ver“Kendimi lavaboya soksam, suyu da buz gibi açsam, bir elimle şampuanı döküp diğer elimle saçlarımı okşasam. Kendime yetsem ya ben. Ağladıkça gözlerimin rengi ortaya çıksa. Şampuanların arasından yeniden ağlasam pazarlar gene eski pazar olur mu acaba? Kokular peşimi bırakır mı?.. Şimdi ben bu pazarları yeniden yaşayamayacağımı, kaç zamandır kahvaltıdan tiksindiğimi, tavaları masa örtüsüne yapıştırdığımı mı anlatayım bu insanlara?..”
Tatlı sersemler, aşkzedeler, bir türlü olduramayan beceriksizler, mutfağa giren karıncaları suyla boğup öldürenler, zamana ayak uyduramayanlar, acı çeken erkek enkazından bildirenler...
Terk edilmenin acısına ilaç olur mu şarkılar? Televizyon da olmasa ne yapar bu yalnızlar? Sahi günlerden hangi dizi bugün?
Halil Yörükoğlu, kurmaca ile gerçek hayat arasında güçlü bir köprü kuruyor. Anlattıklarıyla bizi kendi yaşanmışlıklarımıza götürüyor.
Keşke Yüzüme Baksanız, hayatın içinden usulca çekilmiş fotoğraf kareleri gibi öykülerin kitabı.