Bir ozan, ne kadar sogˆukkanlı, ne kadar c¸o¨zu¨mleyici du¨s¸u¨nceler o¨ne su¨rerse su¨rsu¨n, s¸iirinden bagˆımsız kalamaz. S¸iir, ozanın go¨nu¨l ve kafasındaki mekânın tamamındadır: Havaya karıs¸ır, rengine boyar, u¨stu¨ne siner. O¨te yandan, isabetli yargılar da, uzgo¨ru¨ler de, ustalıklı c¸ıkarımlar da ozanın u¨zerine farz degˆil. Ondan beklenen, en genis¸ anlamda duyması ve duydugˆunu sese do¨nu¨s¸tu¨rmesidir: Anadilin avazında, ulusun yankısında, bir de kis¸iogˆlunun go¨nlu¨nde duyulan sese.
Su¨leyman C¸obanogˆlu da istisna degˆil. Du¨zyazılarını okuyanlar, onun ev o¨devi yapmadıgˆını da, maslahat go¨zetip kitap du¨zmedigˆini de yakından bilirler. Bu kitap, bu c
Tükendi
Gelince Haber VerBir ozan, ne kadar soğukkanlı, ne kadar çözümleyici düşünceler öne sürerse sürsün, şiirinden bağımsız kalamaz. Şiir, ozanın gönül ve kafasındaki mekânın tamamındadır: Havaya karışır, rengine boyar, üstüne siner. Öte yandan, isabetli yargılar da, uzgörüler de, ustalıklı çıkarımlar da ozanın üzerine farz değil. Ondan beklenen, en geniş anlamda duyması ve duyduğunu sese dönüştürmesidir: Anadilin avazında, ulusun yankısında, bir de kişioğlunun gönlünde duyulan sese.
Süleyman Çobanoğlu da istisna değil. Düzyazılarını okuyanlar, onun ev ödevi yapmadığını da, maslahat gözetip kitap düzmediğini de yakından bilirler. Bu kitap, bu çerçevede bir tasarının ürünüdür. Bir kitap daha olsun diye değil, çağında bir ses olsun diye yazılmıştır.
Kök Ekin, ozanın şiire sadakatini ve anadile bağlılığını berkitip tamamlayan yazılardan oluşuyor. Bu satırlar, ne bir dilbilimciye, ne bir kültür tarihçisine, ne de bir bilim insanına ait. Öte yandan, bir “düzyazı toplaması” da değil. Kök Ekin, yalnızca bir ozanın çağına karşı susmayı reddedişi, dilini-varlığını savunuşu ve kendisi kalma savaşıdır.
Ve anadil ile onun şiiri söz konusu olduğunda, bundan daha büyük bir çaba da, amaç da, iddia da yoktur.