Allah Te’ala’nın, insanlığın hidayet rehberleri olarak seçmiş olduğu peygamberlere, nübüvvetlerinin hak olduğunun tasdiki mahiyetinde bahşettiği harikulade olaylara mucize denilmiştir.
Kur’ân’daki peygamber kıssaları incelendiğinde mucizelerin nübüvveti tasdik cihetinden başka, peygamberlerin tebliğ mücadeleleri içerisinde ilahi yardım ve ikram olarak da vuku bulduklarını tespit etmek mümkündür. Daha da önemlisi Kur’ân-ı Kerîm’de, insanlara gönderilmiş her devirdeki peygamberlerin mucizelerle desteklenmesi durumu, külli bir kaide olarak ifade edilmektedir.
Bu çerçevede mucizenin, peygamberler tarihi boyunca cari olan bir sünnetullah olarak, gerek nübüvvetin ispatında, gerekse de peygamberlerin tebliğ safahatının kırılma nokta
Tükendi
Gelince Haber VerAllah Te’ala’nın, insanlığın hidayet rehberleri olarak seçmiş olduğu peygamberlere, nübüvvetlerinin hak olduğunun tasdiki mahiyetinde bahşettiği harikulade olaylara mucize denilmiştir.
Kur’ân’daki peygamber kıssaları incelendiğinde mucizelerin nübüvveti tasdik cihetinden başka, peygamberlerin tebliğ mücadeleleri içerisinde ilahi yardım ve ikram olarak da vuku bulduklarını tespit etmek mümkündür. Daha da önemlisi Kur’ân-ı Kerîm’de, insanlara gönderilmiş her devirdeki peygamberlerin mucizelerle desteklenmesi durumu, külli bir kaide olarak ifade edilmektedir.
Bu çerçevede mucizenin, peygamberler tarihi boyunca cari olan bir sünnetullah olarak, gerek nübüvvetin ispatında, gerekse de peygamberlerin tebliğ safahatının kırılma noktalarında önemli bir yere sahip olduğu anlaşılmaktadır. Bu çalışmanın ana gayesi, mucizeye dair, sünnetullah ekseninde gelişen bir anlama biçimi ortaya koyabilmek ve özellikle Hz. Peygamber’in mucizeleri hakkında kaidesi Kur’ân zeminine oturan bir fikir sunabilmektir.