“Bir gu¨n do¨nu¨p yazdıklarımı okudum. Du¨s¸u¨nce derinligˆi s¸ekline bu¨ru¨nen bir su¨ru¨ ıvır zıvır sac¸malık. ‘En azından bunun farkındasın,’ dedim kendime. Bir su¨re ara verdim yazmaya. Saksıya meneks¸e ektim, her gu¨n suladım, bir aks¸am geldim sogˆuktan donmus¸. Olabilir. Her s¸ey olabilir.” Mutlulugˆun tek numarasının insana ko¨tu¨ bir gec¸mis¸i unutma gu¨cu¨ vermek oldugˆunu bilen insanlar... Utanc¸ ve korku denen kayalar arasında ezilen insanlar... Sevmeyecekse bu¨tu¨n gu¨cu¨yle nefret eden insanlar... Ezilmis¸ onurlarıyla sagˆa sola saldırmaya hazır insanlar... Ancak benzer nedenlerle kafayı yemis¸ insanların sac¸malamasıyla inilebilecek derinliklere inen insanlar... Hic¸ kim
Tükendi
Gelince Haber Ver“Bir gün dönüp yazdıklarımı okudum. Düşünce derinliği şekline bürünen bir sürü ıvır zıvır saçmalık. ‘En azından bunun farkındasın,’ dedim kendime. Bir süre ara verdim yazmaya. Saksıya menekşe ektim, her gün suladım, bir akşam geldim soğuktan donmuş. Olabilir. Her şey olabilir.” Mutluluğun tek numarasının insana kötü bir geçmişi unutma gücü vermek olduğunu bilen insanlar... Utanç ve korku denen kayalar arasında ezilen insanlar... Sevmeyecekse bütün gücüyle nefret eden insanlar... Ezilmiş onurlarıyla sağa sola saldırmaya hazır insanlar... Ancak benzer nedenlerle kafayı yemiş insanların saçmalamasıyla inilebilecek derinliklere inen insanlar... Hiç kimsenin üşümediği ülkeyi arayan insanlar... Emrah Serbes, Memnun Kalırsın’da çürüme hikâyeleri ve çürümenin içinden insan hikâyeleri anlatıyor. Gadrin ve hüznün içine sarılı bir şefkatle... Olağandışına adım atan kitabın “Olağan hikâyeler” bölümü ise, Serbes’in yazı serüveninde değişik bir fasıl açıyor. Bir adamın yavaş yavaş mavi oluverdiği, son istasyonda veya olmayan bir peronda gerçekliğin değiştiği, fantastiğin, bilimkurgunun eşiğinden atlayan hikâyeler var bu bölümde.