Millî Eğitim Bakanlığınca Türk ve dünya edebiyatında 100 Temel Eser `in önce ortaöğretimde ardından ilköğretimde belirlenmiş olmasını, ülkemizdeki okuma oranını artırmaya yönelik bir çaba olarak görüyoruz. Bir başlangıç olarak ilköğretimde 100 Temel Eser ümit vericidir; ilköğretim seviyesindeki çocuklarımıza bu eserleri okutmayı başarabilirsek, "okuyan toplum" olma yolunda önemli bir adım atılmış olacaktır. İlköğretimde 100 Temel Eser `in bir başka olumlu yönü de; aynı eserleri okumuş, o eserlerdeki dil varlığı ile duygu ve düşünce zenginliğini fark etmiş bireylerin oluşturacağı bir toplumun daha hoşgörülü, daha paylaşımcı olmasını sağlamasıdır.
Tükendi
Gelince Haber VerBu coğrafyada yaşayan herkesin en az bir fıkrasını bildiği ya da duyduğu ulusal bir kişilikten söz ediyoruz: Nasreddin Hoca…
Diktatörler, hükümdarlar ve devlet erkânı ne kadar güç, kudret sahibi olursa olsun mizahla baş edemezler. İşte Nasreddin Hoca da her defasında keskin zekâsıyla, nükteleriyle çoğu zaman padişahları bile alt edebilen bir mizah anlayışına sahiptir. Âdeta bir mizah dehasıdır. Nasreddin Hoca memleketimizin gülümseyen yüzüdür diyebiliriz. Onun hazırcevaplığı ve bilge kişiliği, bizleri güldürürken her zaman düşünmeye de sevk ediyor.
Nasreddin Hoca öyle bir kişilik ki bundan sonraki yıllarda da o hep bizim ve neslimiz için yol gösterenimiz, ışık tutanımız ve güler yüzlü öğretmenimiz olmaya devam edecektir.
Hikâye bu ya, Hoca eşeğiyle Akşehir sokaklarında düdük satmaya başlamış. Düdüğü çok seven çocuklar, kapış kapış düdük alıyormuş.
Bir gün pinti bir komşusu:
“Hoca.” demiş. “Şu düdüklerden bir tane ödünç ver de bizim çocuk hevesini geçirsin.”
Hoca yarım ağızla cevap vermiş:
“Parayı veren düdüğü çalar.”