Dijital göçebeliğin doğuşunu bu dijitalleşme süreçleriyle birlikte düşünebiliriz. Dijital göçebe, işlerini dijital dünya içinde sürdürme imkânına sahip olduğu için, seyahat ederek çalışan, çalışırken seyahat eden kimselere işaret ediyor. Belli bir şirketin çalışanı olabildikleri gibi, birçok şirkete birden iş üretebiliyorlar ya da bireysel girişimcilikleriyle hayatlarını kazanıyorlar. Dijital göçebelere envaiçeşit iş kolunda rastlanabiliyor: Yazılımcılık, fitness eğitmenliği, yabancı dil öğreticiliği, editörlük ya da psikologluk. Bir kısmı batıdan doğuya, hatta en
Tükendi
Gelince Haber VerDijital göçebeliğin doğuşunu bu dijitalleşme süreçleriyle birlikte düşünebiliriz. Dijital göçebe, işlerini dijital dünya içinde sürdürme imkânına sahip olduğu için, seyahat ederek çalışan, çalışırken seyahat eden kimselere işaret ediyor. Belli bir şirketin çalışanı olabildikleri gibi, birçok şirkete birden iş üretebiliyorlar ya da bireysel girişimcilikleriyle hayatlarını kazanıyorlar. Dijital göçebelere envaiçeşit iş kolunda rastlanabiliyor: Yazılımcılık, fitness eğitmenliği, yabancı dil öğreticiliği, editörlük ya da psikologluk. Bir kısmı batıdan doğuya, hatta en doğuya doğru; bir kısmı doğudan batıya doğru gidiyor ve internetin olması şartıyla herhangi bir köyde bile işini sürdürüyor. İstanbul’un, Bali’nin ya da Lizbon’un dijital göçebeler için popüler durakları olması böylece mümkün oluyor. Bu hareketliliği teşvik eden farklı unsurlar var. Seyahati sevmek başta geliyor. Ama dijital göçebelerin yaşadıkları ülkelerde karşılaştıkları hayat pahalılığı da bir faktör olabiliyor. Kendi ülkelerinden daha ucuz bir ülkeye gitmek istiyor bazıları. Bali örneğinde olduğu gibi, bu göçebelik, öte yandan kendine benzeyen bir toplulukla bir arada olma, böylece yeni iş fırsatlarını yakalama, trendy bir yaşam stiline katılma gibi saiklerden de besleniyor. Mesela dijital göçebelerden bazılarının yolu yükselişte olan bazı spiritüalist akımlarla kesişiyor. Yoga yapma, vegan beslenme, uzaktan çalışmanın yarattığı özgürlük hislerine kolaylıkla eklemleniyor.
Nihayet bu sayıda dijital göçebelik konusunu ele aldı, daha doğrusu anlamaya çalıştı. Bakirliği sebebiyle, konuyu tam anlamıyla tükettiğimizi iddia edemeyiz ama çok yararlı, ufuk açıcı yazı ve söyleşiler okuyacağınızı vadedebiliriz. Dijital göçebeliğin tanımlanması kadar, imkânlarına ve sorunlarına da eğilmeye çalıştık. Böylece daha bütünlüklü bir resim çıkarmak istedik. İyi okumalar.
Dosya Nida Günsan’ın, “Dijitalleşme Çağında İş Gücünün Dönüşümü Gig Ekonomisi ve Dijital Göçebe” başlığında gig ekonomisini dijital göçebelerin yeni iş şekilleri bağlamında ele alıyor. Ardından Enes Ürün’ün, “Yeni Nesil Ev Alma Hayaliyle Büyümüyor” başlığında Dr. Öğr. Üyesi Ahmet Erkasap’ın yeni iş gücü ve yaşam tarzı dijital göçebelik bağlamında doktora tezine atıfla geniş çaplı bir söyleşi gerçekleştiriyor. Tolga Yıldız “Küresel Akışkanlık, Kökensiz Öznellik Dijital Göçebeliğin Diyalektiği” başlığında dijital göçebeliği kapitalizmin yeni sömürge biçimi çerçevesinde; hedonizm, derinleşen küresel eşitsizlik, ontolojik kriz bağlamında irdeliyor. Sena Biliş Özgün, Demet Mutman Uluengin “Taşınabilir Yaşam Yeni Göçebelikte Ev ve Aidiyet” başlığında dijital göçebelerin gittikleri her yeri geçici bir yuva olarak kurmasını mesken mekân bağlamında açımlıyorlar. Ardından Ahmet İnneci, “Vergilendirme ve Vize Politikaları Kapsamında Dijital Göçebelik” yazısında dijital göçebelerin elde ettikleri gelirleri çalışan ülke hem de vatandaşı olduğu ülke tarafından vergilendirilmeyi inceliyor. Nihayet Dergi ekibi Türkiye’de yaşayan dijital göçebeler; Eda Çiçekçi, Hegah Nigm, Nurten Yulu, Richard Goodall, Ummamah Begg ile “Dijital Göçebeliğin Farklı Alt Sınıfları Mümkün mü?” başlığında katılımcıların deneyimlerini içeren bir soruşturma gerçekleştiriyor. F. Serra Özel, “Bali’de Dijital Göçebeler ve Gündelik Yaşamın Yeniden Şekillenmesi” başlığında Bali özelinde dijital göçebelerin coworking alanları, expat mahalleleri ele alıyor. Burak İli, “Dijital Göçebeler İçin 2025’in En Popüler Platform ve Araçları” başlığıyla dijital göçebelere rehberlik eden küresel dijital site ve oluşumları küresel ölçek bağlamında yazıyor.
Nihayet’in Kayıtlar, Hayat Memat ve Kültür Atlası sayfalarında da okuru birbirinden önemli yazılar bekliyor.
Cihan Aktaş “Taciz İfşaları, Linç ve Adalet” başlığında tacizin psikolojik yıkımları ve toplumsal yansımalarını linç kültürü ve ifşa bağlamında dikkatli bir yerden inceliyor.
Ömer Torlak, “Sahilik İddiamız” yazısında insanın varoluşunu konfor hayatına takılıp kalmak kıskacında sahilik iddiasını irdeliyor.
Osman Turhan, “Mukaddessat ve Seküler Putlar” başlığında birlik ve beraberlik kültürünü yasaların ötesinde mukaddesat kavramı etrafında şekillendiriyor.
Ahmet Fatih Andı, “İspanya’nın Filistin Desteğini Anlamak Adına İspanyol Tarihine Bir Bakış” başlığında bir Akdeniz ülkesi olan İspanya’nın ateşli Filistin desteğinin arkasındaki tarihsel gerçekliği ve meselenin tüm boyutlarıyla bölgeyi coğrafi ve politik kritik ediyor.
Kâmil Yeşil “Dengeli Bir Üslup, Tereddütlü Bir duruş Yakubun Koyunları: İsrail Öyküleri” isimli yazısında Necati Cumalı’nın bu önemli eseri üzerine nitelikli bir analiz yazısı yer alıyor.
Yekta Şirin, “Netflix Türk Dizilerinde Sorunlu Bir Temsil: Yaşlılık” yazısında yaşlılık temasıyla Netflix dizileri bağlamında yaşlılığın yansıtılması üzerinden dizilerin derin arka planı üzerine kamerayı çeviriyor.
Sennur Yassıkaya “Filistin Üzerine Bir Söyleşi, Bir Sergi ve Bir Kitabın Düşündürdüğü” yazısında Prof. Raşid Halidi’nin ağırlandığı “Kuşbakışı Filistin” sergisine dair gözlemlerini aktarıyor.
Ayhan Demir, “Yedi Tepeli Şehir Filibe” isimli yazısında Balkanlar dizisine devam ederken Bulgaristan’ın güney kesiminde yer alan Filibe hakkında tarihsel bilgiler yansıtıyor.
Kevser Çelikel, “Kış Sofralarının Zarif Misafiri Karnabahar” başlığında karnabaharın tarihsel serüvenini, Türk ve dünya mutfağındaki eşsiz yerini sizler için anlatıyor.
Nihayet’i Türkiye’nin her yerinde gazete bayileri, seçkin kitabevleri ve zincir mağaza marketlerde bulabilir, www.birliktedagitim.com sitesinden kolayca abone olabilirsiniz.