Edirne’den ayrılışından birkaç gün sonra İstanbul surları yakınındaki ordu karargâhına gelen Fatih Sultan Mehmet, her sabah kahvaltıdan sonra ordu karargâh çadırındaki sefer divanı toplantılarına katılıyor, divan toplantısı biter bitmez de kır atına binip surların karşısındaki mevzilere gidiyor, mevzilerdeki nöbetçilerin hal hatırını sorup onları gayrete getiriyordu. Bir gün Khirasios Kapısı karşısındaki mevzilerden başlıyorsa, ertesi gün Yıkıkkapı karşısındaki mevzilerden başlıyordu. Kır atının üzerinde mevziden mevziye yol alırken de sürekli, “Ya İstanbul beni, ya ben İstanbul’u,” cümlesini tekrarlıyordu. Murat Tunce
Tükendi
Gelince Haber VerEdirne’den ayrılışından birkaç gün sonra İstanbul surları yakınındaki ordu karargâhına gelen Fatih Sultan Mehmet, her sabah kahvaltıdan sonra ordu karargâh çadırındaki sefer divanı toplantılarına katılıyor, divan toplantısı biter bitmez de kır atına binip surların karşısındaki mevzilere gidiyor, mevzilerdeki nöbetçilerin hal hatırını sorup onları gayrete getiriyordu. Bir gün Khirasios Kapısı karşısındaki mevzilerden başlıyorsa, ertesi gün Yıkıkkapı karşısındaki mevzilerden başlıyordu. Kır atının üzerinde mevziden mevziye yol alırken de sürekli, “Ya İstanbul beni, ya ben İstanbul’u,” cümlesini tekrarlıyordu. Murat Tuncel’in o duru, yalın ve zarif anlatımıyla okuyucuya sunduğu Ayasofya’nın İkonları, işte bu kutsal kuşatmanın zaferinin destansı öyküsüdür.
***
Sultan Mehmed atın yönünü güneye doğru çevirdi. Atlarına yeni binen Dayı Karaca Bey ve öteki beyler de onun arkasından atlarını sürdüler. Kaleden atılacak grejuva ateşi ve top güllelerinden korunmak için yer yer tamamlanmamış toprak sürmeler boyunca bir süre ilerleyip Khirasios Kapısı’nı da arkada bırakıp Marmara kıyısına vardılar. Kıyıda mevzilerin tamamlanması için yedek kamacılara ihtiyacın olduğu üzerine konuşurlarken Kaptan-ı Derya Baltaoğlu Süleyman Bey’in komutasındaki irili ufaklı gemi, tekne ve mavnaların yavaş yavaş kıyıya yaklaştığını izliyorlardı.(…) Bir süre yelkenlilerin de Bosboros’a doğru ilerleyişine bakan kafile bu kez atlarının yönünü kuzeye çevirerek yeni mevzilerin kazılışına baka baka Yıkıkkapı önlerine, oradan da İğrikapı yaya mevzilerinin biraz gerisinde konuşlandırılmış büyük topların olduğu yere kadar geldiler. Atından inen Sultan İkinci Mehmed, Macar Orban Usta’nın yanına gitti. Orban Usta, yine çocuklar gibi şendi “Vasiliki”yi gösterirken.
***
“Ar imparatorun surlar ve sur içinden başka mülkü kalmamıştır Sultanım.”
***
“Her adımlarını izleyip gecikmeden tedbir almalıyız. Eğer tedbirli davranmazsak gafil avlanırız. Baksanıza karada da, deryada da gökteki yıldızlar kadar çoklar.”