Yorum Yap
Türkiye’nin yakın siyasi tarihinde, liderlik kavramına yeni bir anlam kazandıran bir dönem yaşandı.
Bu kitap, Recep Tayyip Erdoğan’ın siyasal dehasını; iletişim bilimi, toplumsal psikoloji ve siyaset bilimi perspektifinden inceleyen kapsamlı bir analizdir. Erdoğan’ın siyasal pratiği yalnızca bir yönetim tarzı değil; aynı zamanda bir iletişim modeli ve toplumsal etkileşim stratejisi olarak ele alınmıştır.
Her seçim kampanyası bir laboratuvar, her söylem bir kimlik inşası, her diplomatik adım ise bir kamu diplomasisi örneği olarak değerlendirilmiştir. Siyasal iletişimin yalnızca propaganda değil, bir toplumsal bütünleşme aracı olduğunu savuna
Tükendi
Gelince Haber VerTürkiye’nin yakın siyasi tarihinde, liderlik kavramına yeni bir anlam kazandıran bir dönem yaşandı.
Bu kitap, Recep Tayyip Erdoğan’ın siyasal dehasını; iletişim bilimi, toplumsal psikoloji ve siyaset bilimi perspektifinden inceleyen kapsamlı bir analizdir. Erdoğan’ın siyasal pratiği yalnızca bir yönetim tarzı değil; aynı zamanda bir iletişim modeli ve toplumsal etkileşim stratejisi olarak ele alınmıştır.
Her seçim kampanyası bir laboratuvar, her söylem bir kimlik inşası, her diplomatik adım ise bir kamu diplomasisi örneği olarak değerlendirilmiştir. Siyasal iletişimin yalnızca propaganda değil, bir toplumsal bütünleşme aracı olduğunu savunan bu çalışma; liderliğin, halkla kurulan gönül bağıyla nasıl güçlendiğini ortaya koymaktadır.
Ekonomi politikalarından savunma sanayisine, dış politikadan uzay vizyonuna kadar her alanda iletişim, bir stratejik güç ve vizyon dili olarak yeniden tanımlanmıştır. Bu eser, hem iletişim bilimi hem siyaset bilimi hem de sosyal psikoloji alanlarını buluşturan, Türkiye’nin çağdaş siyasetinde iz bırakan liderliğin vizyoner ve stratejik çözümlemesini sunmaktadır. Bir dönemi anlamak, bir liderin dilini, üslubunu ve halkla kurduğu etkileşimi anlamaktan geçer.
Bu kitap, o etkileşimin hikâyesidir.
