Bahar inatla gelmek istemiyor gibiydi. C¸ic¸ekler topragˆın altında bekliyor, dallar yes¸ermeyi erteliyordu sanki. Dogˆanın direnci, is¸c¸ilerin ic¸ine du¨s¸u¨ru¨ldu¨gˆu¨ karanlıkla yarıs¸ıyordu. Evlerde c¸ocuklar pencereden go¨kyu¨zu¨ne bakıyor, gu¨nes¸in c¸ıkmasını bekliyordu ama gu¨nes¸ bile yu¨zu¨nu¨ go¨stermeye cesaret edemiyordu.
Umut, yedi kat yerin dibine go¨mu¨lmu¨s¸ gibiydi; u¨stu¨ tas¸larla o¨rtu¨lmu¨s¸, betonla kaplatılmıs¸, nefes alacak bir c¸atlak dahi bırakılmamıs¸tı. Yorgundular... Tu¨kenmis¸lerdi... Korkuları da vardı... I·c¸lerinden bazıları, “Benden bu kadar!” deyip kenara c¸ekilmis¸ti.
Tam da her s¸eyin bitti denildigˆi gu¨nlerde, onlar c¸ıkageldi. Yalnızca bir selam
Tükendi
Gelince Haber VerBahar inatla gelmek istemiyor gibiydi. Çiçekler toprağın altında bekliyor, dallar yeşermeyi erteliyordu sanki. Doğanın direnci, işçilerin içine düşürüldüğü karanlıkla yarışıyordu. Evlerde çocuklar pencereden gökyüzüne bakıyor, güneşin çıkmasını bekliyordu ama güneş bile yüzünü göstermeye cesaret edemiyordu.
Umut, yedi kat yerin dibine gömülmüş gibiydi; üstü taşlarla örtülmüş, betonla kaplatılmış, nefes alacak bir çatlak dahi bırakılmamıştı. Yorgundular... Tükenmişlerdi... Korkuları da vardı... İçlerinden bazıları, “Benden bu kadar!” deyip kenara çekilmişti.
Tam da her şeyin bitti denildiği günlerde, onlar çıkageldi. Yalnızca bir selam verdiler. İşte o selam, gömülü umudun taşlarını çatlatan ilk kıvılcım oldu.