Medeniyetler; insan, kâinat ve Tanrı tasavvuru üzerine teşekkül eder ve birbirlerinden farklılaşırlar. İslâm medeniyeti; insanın eşrefi mahlûk olması, kâinatın bizlere emanet olarak verilmesi ve her şeyin mutlak güç sahibi bir yaratıcıya ait olması özellikleriyle diğer medeniyetlerden ayrılır. XI.yy’da İslâm medeniyetine dâhil olan Selçuklular, bu medeniyetin önemli temsilcilerinden biri olarak bahsedilen hususların tahakkuku için çalışmışlardır.
Milletler; kurdukları devletler, kazandıkları zaferler ve meydana getirdikleri kurumlar açısından insanlık camiasında kendilerine yer bulurlar. Sel&
Tükendi
Gelince Haber VerMedeniyetler; insan, kâinat ve Tanrı tasavvuru üzerine teşekkül eder ve birbirlerinden farklılaşırlar. İslâm medeniyeti; insanın eşrefi mahlûk olması, kâinatın bizlere emanet olarak verilmesi ve her şeyin mutlak güç sahibi bir yaratıcıya ait olması özellikleriyle diğer medeniyetlerden ayrılır. XI.yy’da İslâm medeniyetine dâhil olan Selçuklular, bu medeniyetin önemli temsilcilerinden biri olarak bahsedilen hususların tahakkuku için çalışmışlardır.
Milletler; kurdukları devletler, kazandıkları zaferler ve meydana getirdikleri kurumlar açısından insanlık camiasında kendilerine yer bulurlar. Selçuklular çağı, Türk ve İslâm tarihinin önemli bir devresini oluşturur. Bu dönem, Türk tarihi ile İslâm tarihinin birleştiği, Türklerin yaptığı bütün faaliyetleri İslâm adına gerçekleştikleri bir devir konumundadır. Sünnî İslâm düşüncesinin temsilcisi olan Selçuklular bu anlamda İslâm adına büyük işler başarmışlardır. Selçukluların meydana getirdikleri müesseseler, yetiştirdikleri âlimler, oluşturdukları düşünce anlayışı ve sosyal yapı onlarla beraber İslâm dünyasının da başarısı olarak tarihe mal olmuştur.
Elinizdeki bu kitap, Selçuklular döneminde yaşanan olayları ve meydana gelen gelişmeleri bir kronoloji dâhilinde anlatmaz. Buna karşılık devrin insanlarının gerçekleştirdikleri savaşları, kurdukları müesseseleri, yazdık-
ları eserleri ve inşa ettikleri medreseleri hangi amaçla yaptıklarını göstermeye çalışır. Böylece “geçmişi olmayanın geleceği olmaz” düsturundan hareketle, geçmişimize ayna tutup, onu tanıyarak daha sağlam bir gelecek inşa etme amacı hedefler. Devrin siyasî, ilmî ve sûfî şahsiyetlerinin yaptıklarını ve söylediklerini ortaya koyarak vefa, sadâkat, kanaat, dayanışma ve yüksek idealler peşinde koşma gibi duyguları kıssadan hisse kabilinden günümüz insanına kazandırma amacı güder.