Kaybetmek bizim işimizdir.
Ayrıldıktan sonra, geçmiş zaman âşıkları gibi seni kalbime gömdüm Muazzez.
Altında yatır olan araziden farkı yok şimdi.
Yeni bir aşk inşa edemiyoruz; tam başlayacak oluyoruz, senin yattığın yere denk geliyor, dozerler çalışmıyor, kepçeler kırılıyor, gelen korkup kaçıyor.
Gelirsen diye terliklerini kapının ağzına bıraktım, iki senedir ayaklarını bekliyorlar. Ayna yüzünü, bardak dudağını, ellerim saçlarını, pencere gözlerini bekliyor.
Fakat hakkını teslim edeyim; çok muhterem zatmışsın Muazzez. Hani tabelanı yaptırıp göğsüme assam, desem ki, *Burada bir muhterem zat yatıyor* seni bekleyen kollarıma çaput bağlarlar, gözyaşlarıma dilek taşları atarlar...
Sana tahsis ettik yürek de
Tükendi
Gelince Haber VerBir ay sonra, “İşler iyi gitmiyor” deyip çıkarttılar beni işten. Çok üzüldüm, işleri iyi gitse keşke, ben nasıl olsa iş bulurum da, yazık bunca yıllık şirkete. İnşallah düzelir en yakın zamanda. Bunu eşime söyledim, “Salak” dedi bana. “Yalan söylemişler sana” dedi. Söylemezler.
Kolay mı yalan söylemek!
Şermin Yaşar’dan “kaybetmek bizim işimizdir” diyen insanların öyküleri. Bir solukta, derin iç çekişlerle okuyalım, başımızı kaldırıp onlara bakalım diye...