Türkiye’de düşünce kuruluşlarının varlığı nispeten uzun bir geçmişe dayanmakla birlikte, bu oluşumlar için “düşünce kuruluşu”, ya da “think tank” gibi kavramların kullanılmaya başlanması ancak 1990’ların ortalarından itibaren mümkün olabilmiş, kapsayıcı çatı bir tanımlamanın kurumsallaşma sürecinden çok daha sonra ortaya çıktığı görülmüştür. İsmail Soysal; DPE, SİSAV ve OBİV için 1993 yılında “think tank” ifadesini kullanırken, Seyfi Taşhan ilk kez 1994 yılında DPE’yi tanımlarken “think tank” ifadesini kullanmıştır. Elde edilen bulgulardan İKV&
Tükendi
Gelince Haber VerGünümüzdeki tanımlamayla anılmaları ilk kez 1990lı yıllarla olsa da düşünce kuruluşları çok daha önceleri ülkemizde var olmuştur. Söz konusu dönemlerde bu kuruluşlar merkezi hükümet ile yakın iş birliği içinde hareket etmiştir. Hatta 12 Eylül 1980 askeri darbesi sonrası milletvekili heyeti gönderilemediği bir dönemde SİSAV mensuplarından oluşa bir heyet, Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi (AKPM) toplantılarına katılarak Türkiye’yi temsil etmiştir. Türkiye’nin ilk düşünce kuruluşları hangileridir? Hangi statüde kurulmuş ve hangi alanlarda faaliyet yürütmüşlerdir? İlk düşünce kuruluşlarına kimler öncü olmuştur? Neden 1960lı yıllardan itibaren kurulmaya başlanmıştır? Bu kuruluşların farklı kuruluşlarla ilişkileri nasıl olmuştur? Türk dış politikasına etkileri ne ölçüde olmuş ve tüm bunlar günümüz düşünce kuruluşu kültürünü nasıl şekillendirmiştir? Ülkemizde bu tip kuruluşların etkinliği için gerekli olan unsurlar nelerdir?
Sorularına ve daha fazlasına cevap bulunabileceğiniz; bu kez Prof. Dr. Hüseyin Bağcı’nın önsözüyle çıkan alanında ilk bu kitabın muhteviyatı, geçmişten günümüze gelinen nokta
için bir tespit niteliğinde olurken aynı zamanda bir gelecek perspektifi sunmayı hedeflemiştir.