Mavi bir tüy. Çocukken burnumuzu gıdıklayan. Hani şu boyu işaretparmağıyla başparmağımızın arası kadar olan... Her gün aramızda dolaşıyor. Bizi anlamak için. Kimi zaman yorgun bir öğretmenin siluetinde gizleniyor, kimi zaman bir kadının acısında.
Sevinç Erbulak’ın kaleminden çıkan Tüy, varoluşun en kadim sırrına bir rüya, bir koşu mesafesi kadar yaklaşma denemesi.
Birbirimize ses olmayı unuttuğumuzda, kudreti şefkatin önüne koyduğumuzda başlayan büyük unutuşun ortasında bir hatırlama çağrısı. İnançla şüpheyi, bugünümüzle eski zamanları, Londra metrosunu, denizleri birbirine bağlayan, zama
Tükendi
Gelince Haber VerMavi bir tüy. Çocukken burnumuzu gıdıklayan. Hani şu boyu işaretparmağıyla başparmağımızın arası kadar olan... Her gün aramızda dolaşıyor. Bizi anlamak için. Kimi zaman yorgun bir öğretmenin siluetinde gizleniyor, kimi zaman bir kadının acısında.
Sevinç Erbulak’ın kaleminden çıkan Tüy, varoluşun en kadim sırrına bir rüya, bir koşu mesafesi kadar yaklaşma denemesi.
Birbirimize ses olmayı unuttuğumuzda, kudreti şefkatin önüne koyduğumuzda başlayan büyük unutuşun ortasında bir hatırlama çağrısı. İnançla şüpheyi, bugünümüzle eski zamanları, Londra metrosunu, denizleri birbirine bağlayan, zamanın ve mekânın dışında bir sorgulama manifestosu.